13 Ocak 2010 Çarşamba

Erkeğin Hası! (Tecrübe Bambaşka Bir şey)....


“Galatasaraylılar el bebek gül bebek dadılarla büyümüş, muhallebi çocuğu, şımarık. Erkeğin hası Fenerli olur.”
(17 Haziran 2002 Sabah gazetesi, Mine Şenocaklı’nın röportajı)

10 Ocak 2010 Pazar

Avatar Şeysi..

Askerden döndüğüm gün, aileme merhaba dememe müteakip, yeni vizyona giren Star Wars'a gitmiştim. Artık düşünün ne kadar fanatik olduğumu...

Bana göre Star Wars serisi dünya tarihinin en iyi kurgusuna sahip filmleridir. G. Lucas ilk filmi çektiğinde, o zamanki şartlara göre şahaser olarak değerlendirilmiş bir esere imza atmıştır. İnsanlar, filmdeki görsel efektlere inanamamış, filmi yüzyılın teknoloji harikası olarak değerlendirmiştir.

Fakat G. Lucas'ın kafasındaki, her aşaması planlanmış bir şahaserdi. Bugün, insanlar o seriyi izlediğinde, akıllarına en son gelen muazzam teknolojisidir.

2 hafta önce Avatar filmine gittim. Farklı olmaya çalışarak prim yapmak anlamsız. Gerçekten görsel olarak çok etkileyici bir filmdi. Fakat kabul etmek gerekir ki, insanları esas etkileyen şey, konusundan ziyade filmin görselliği.

Bundan sonra birçok filmde aynı teknolojinin kullanılacağını varsayarsak, 15 sene sonra bu film aynı oranda insanları etkileyebilecek mi?

Ben sinemadan herkes gibi büyülenmişcesine çıktım, ama Avatar'ın gayet klişe bir konusu olduğunu inkar etmek abesle iştigaldir (Hayatım boyunca ilk defa, bir sinema filmi konusunda H.Uluç ile aynı fikirdeyim)

Avatar, konu ve kurgu olarak asla bir Star Wars değil ( Hatta konu bütünlüğü olarak LOR bile daha ileride diyeceğim küfür edeceksiniz). Ama artık değişik işler yapmanın prim yaptığı endüstride hakkında konuşulanları da hak etmiyor değil.

"gözlükleri eve götürmeye izin verselerdi böyle yazmazdın lan çakal" diyenleri kınıyor, bir dahaki yazımda "Nefes" filmine bok atacağımı şimdiden bildiriyorum...

sinema sinemada izlenir efem...

Syg

4 Ocak 2010 Pazartesi

2 Husus...


* Şimdi efendim, çoğumuz bir yerlerde çalışıyoruz. Hepimizin malumu olduğu üzere, iş akdimizi uzaltmak veya bitirmek işverenimizin tasarrufundadır. İstifa tek taraflı bir müessesedir, fakat ortada bir sözleşme varsa bütün hak karşı taraftadır. Sen zamanında bayıla bayıla sözleşme imzalarken o opsiyon maddesini oraya koyduruyorsun. Şimdi de işine gelmeyince etrafı ajite ediyorsun. Orada bir opsiyon maddesi varsa tabi ki bu klubün insiyatifinde olacak. Klüp sana sormak veya danışmak zorunda değil. Sen hangi hakla koskoca Fenerbahçe'yi mahkemeye verirsin densiz. Yıllardır senin ağlamalarından bıktık, git başka takıma da ne olduğunu herkes görsün. Şut atamazsın, adam geçemezsin, topa vuramazsın. Tek yapabildiğin takımın bütün gücüyle yüklendiği anlarda son vuruş yapabilmek. İlk 11 çıktığın hangi maçta iyi oynadın? veya hangi golü 0'dan yarattın?

Semih Şentürk benim için bitmiştir. Fenerbahçe'de büyük camiaysa bu resti görür, o sözleşmeyi uzatır sonra da Semih'i 1 sene kadro dışı bırakır.

* Galatasaray 90 lı yıllarında başında Feldkamp'ın başa geçmesiyle bir futbol kültürünü kendine ilke edindi. Şampiyon olamadıkları, Avrupa'da başarısız oldukları yıllarda bile Türkiye'nin en fazla koşan, mücadele eden takımı oldular. Öyle bir havaları vardı ki, Ayhan denen ruhsuz adamı bile bir savaşçıya döndürdüler. Ben Galatasaray'a gelip de mücadele gücübü arttırmayan futbolcu hatırlamıyorum. Tabi bu hırs çoğunlukla sahada agresiflik ve terbiyesizliğe de yol açtı ama bu konulara girmeyelim.Bu yüzdendir ki, Galatasaray diğer büyük 2 rakibi gibi kötü olduğu sezonlarda dahi madara olacak durumlara düşmedi. Çünkü takımın kimyasında savaşcılık hep vardı.

Benim gördüğüm FR bu mantaliteyi değiştirmek için elinden geleni yapıyor. Takımı total futbol oynatacağım hesabına eli belinde gezen adamlarla doldurmak niyetinde. Bu, bir Fenerbahçeli olarak beni mutlu ediyor, çünkü Galatasarayı son 20 yıldır Türkiyenin en başarılı takımı yapan anlayış tarih olmak üzere..

Şu lig başlasın artık....