1 Eylül 2009 Salı

Babalar ve Oğullar





İnsan kendisini ne kadar güçlü hissederse hissetsin, hayat hep en pis yerine indirip acıtmayı biliyor. 2 senedir babamın yaşadığı sağlık durumları, bu gerçeği her defasında yüzüme vurdu ve vurmaya da devam ediyor. En büyük mutluluğumuz bile sevdiklerimizin sağlığı kadar ince bir pamuk ipliğine bağlı.

Ankara ziyaretimin akşamında ,otel odasında sıkılırken ,hasbelkader “Babam ve Oğlum” u bir kez daha izledim. Baba özlemiyle yazılmış onlarca eser varken bir babanın oğlu için hissettikleri beni bir kez daha hüzünlendirdi.

Benim de aklıma hemen 2 tane "Baba Yazısı" geldi.... Belki çok bilinen şeyler, ama bana hissettirdikleri için hatırlatmaya değer buldum.

İlki Ümit Yaşar Oğuzcan’ın, kendini Galata kulesinden atıp intihar eden oğlu Vedat için yazdığı şiir.

İkincisi ise Beşiktaş’a yalandan 2 şampiyonluk kazandırmasına rağmen çok sevdiğim Cenk Koray’ın, kollarında ölen oğlunun ölümünün kendinde hissettirdiklerini anlattığı satırlar...

GALATA KULESİ

6 haziran 1973
pırıl pırıl bir yaz günüydü
aydınlıktı, güzeldi dünyabir adam düştü o gün galata kulesinden
kendini bir anda bıraktı boşluğa
ömrünün baharında
bütün umutlarıyla birlikte
paramparça oldu
bir adam düştü galata kulesindenbu adam benim oğlumdu
gencecikti vedat
işıl ışıldı gözleri
içi
bütün insanlar için sevgiyle doluydu
çıktı apansız o dönülmez yolculuğa
kendini bir anda bıraktı boşluğa
söndü güneş, karardı yeryüzü bütün
zaman durdu
bir adam düştü galata kulesinden
bu adam benim oğlumdu
"açarken ufkunda güller alevden"
çıktı, her günkü gibi gülerek evden
kimseye belli etmedi içindeki yangını
yürüdü, kendinden emin
sonsuzluğa doğru
galata kulesinde bekliyordu ecel
bir fincan kahve, bir kadeh konyak
ölüm yolcusunun son arzusuydu bu
bir adam düştü galata kulesinden
bu adam benim oğlumdu
küçücüktü bir zaman
kucağıma alır ninniler söylerdim ona
uyu oğlum, uyu oğlum, ninni
bir daha uyanmamak üzere uyudu vedat
6 haziran 1973
galata kulesinden bir adam attı kendini
bu nankör insanlara
bu kalleş dünyaya inat
şimdi yine bir ninni söylüyorum ona
uyan oğlum, uyan oğlum, uyan vedat.
Ümit Yaşar Oğuzcan


Sizin hiç canlı canlı kolunuzu kestiler mi? Hiç elinizi uzattınız mı ocakta yanan ateşin üzerine?Demir tokmakları, başınıza başınıza indirdiler mi iri yarı adamlar?Gözü dönmüş birileri kırdılar mı parmaklarınızı? Tel örgülere takıldı mı sırtınız yerlerde sürünürken?Birisi gelip kolunuzu kıvırdı mı arkaya, zorlayarak "çat" diye kırıverdi mi?Çaresizlik denilen; çaresi bulunmayan tek gerçek, sarıldı mı boğazınıza?Adamın biri gelip iki gözünüze iki parmağını sokup, kör etti mi sizi?Büyük değirmen taşlarını getiripkoydular mı üzerinize, sırt üstü yatarken?iyice bilenmiş bir bıçağı böğrünüze sokup çevirdiler mi 360 derece?Ayağınız kayıp yola düştünüğünüzde,bacağınızın üzerinden hiç kamyon geçti mi?Su diye size uzatılan bardağı kafanıza diktiğinizdeiçinde asit olduğunu fark ettiniz mi? Demir bir çubuk boğazınızdan girip boyununuzun arkasından çıktı mı hiç?Yolda sessiz sakin yürürken, aniden birisi gelip suratınızın en ortalık yerine muhteşem bir yumruk savurdu mu?Balkondan düşen koca bir saksı, tam kafanızın ortasına indi mi?Evinizin alev alev ateşler içinde yandığını seyrettiniz mi?Bir insanın sel suları içinde çırpına çırpına can verdiğini gördünüz mü?

Cenk Koray

1 yorum:

  1. Çaresizlik denilen; çaresi bulunmayan tek gerçek, sarıldı mı boğazınıza? tek bir cümlede özetlenen gerçek bu bence...iyi bilirim bir babanın sağlık sorunu yaşarken evlatlarının çaresizliğini...umarım daha kötüsünü yaşamazsın canım

    YanıtlaSil