15 Aralık 2009 Salı
Şıracının Şahidi Bozacı...
* Bu hafta sonu en yakın arkadaşım evlendi.Benim için el komik an, gelini almaya kız tarafının evine gittiğimizde ve hatun kişi gelinliğiyle ilk kez arz ı endam ettiğinde onca kişi arasından bana verdiği tepki oldu: "Kerem doğru söyle güzel olmuş muyum?, bir tek sen direkt söylersin". Patavatsızlık başa bela olmakla beraber, insana hiç ummadığı yerde sorumluluklar yüklüyor...
*Veysel sağolsun beni nikah şahitliği şerefine layık gördü. Fakat, nikah şahitleri arasında bir karizma dengesizliği olduğunu itiraf etmemde fayda var. Bana kızın şahidinin; Mesut Yılmaz'ın kardeşi, Tekstilbank'ın sahibi Turgut Yılmaz olduğunu söylediklerinde içimden " ulan resmen çırak çıktık iyi mi!" diye bir tepki vermiştim. Memure ikimizi de masaya çağırdığında, görev ortağımın masaya gitmesini ve kendine göre daha uygun yere oturmasını adabımla bekledim. O da benim bu jestime sahneye uzak sandalyeye oturmakla karşılık verdi. İyi bir ikili olduk. Sonuçta adam Fenerbahçeli! ve fekat benim bu munis tarzım arkadaş çevremce yalakalık olarak adlandırıldı. Ulan ben boru satıyorum,ne işim olur bankacıyla!
* Damadın, kızı evden alıp balayına götürmesine kadar geçen sürede ana prensibinin "yapıştır" olduğuna bizzat şahit oldum. Bizim millet bedavadan parayı ne seviyormuş arkadaş! Şaka olsun diye, masada evlilik defteri imzalamak için önüme geldiğinde "Veysel, kalem yazmıyor ağabey..." diyecektim ki.... Veysel'in suratını görünce vazgeçtim..
* Gerçekten merak ediyorum, birisi bana gelinin beline kırmızı kurdela bağlamak, konvoy arabalarının dikiz aynasına havlu asmak gibi ritüellerin nereden çıktığını açıklayabilir mi? Bir insanın bilincini belleğini kasaya kitleyip, "böyle olması gerekiyor" rüzgarına kendini bıraktığı en münhasır an sanırım bu evlilik halleri.
* Şuna karar vermiş durumdayım; bir düğünün eğlenceli geçmesi, ne şaşaya ne de harcanan paraya bağlı. O düğüne katılan gençlerin performansıdır düğünü alıp götüren. Otuz yıllık hayatımda, düğün organizasyonlarının kuru pasta limonata dan, havuz başı yemekliye geçiş sürecini takip edebilme şansına sahip olmuş bir nesilin ferdiyim. Son yıllarda katıldığım onlarca düğünde aldığım izlenim şudur: düğünler artık asli görevi olan, hayatını birleştirme oluşumunun mutluluğunu ön plana çıkarma ve bunu katılanlara yansıtma halinden iyice uzaklaşmış durumda. Onlarca organizasyon ayrıntısı, iki tarafında düğün öncesi gerilimlerinin yüzlerine yansıtması, fazla mekanikleşme tamamen katılımcılara yansıyor.Değişmeyen altın bir kural var, insan sadece rahat olduğu yerde eğlenebiliyor.
* Bu bilgiler ışığında bütün düğünü oynarak ve insanları dansa kaldırarak geçirdim. Yarın bir gün kamera görüntülerini seyredenler kim bu toparlak şebek oğlan diyebilirler.Bir ara gidip Dj'e " ne sıkıcı şeyler çalıyorsun, şöyle hareketli bir şeyler çalsana" diye posta koymam gecenin sonunda "Sen iyice Serdar'a, Demet'e bağlamışsın KeCe" diye düşünmeme yol açtı.
* Er kişilerin halihazırda bildiği bir gerçeki tekrarlamakta fayda var: hatun kişileri mezuniyet balolarındaki ve düğünlerdeki güzellikleriyle değerlendirmeyeceksin...Sonra üzülürsün...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
:)) Allah mutluluklarını daim etsin..
YanıtlaSilpatavatsız diilde açık sözlüsün diyelim
düğünden sonra gizlice aldığın resimlerde mi yalakalık değil torun..çerçeveletip duvara assaydın.
YanıtlaSil