Hayatta haz etmediğim insan modeli, kendi üzüntüleri üzerinden prim yapmaya çalışandır.
En kötü ve yoğun iş hayatı onlarındır, kendileri çok saf ve temizdir ama kimse onları anlamıyordur, aileleri anlayışsızdır, sevgilileri değerlerini bilmiyordur...Bu ve bunun gibi şeyler hakkında durmadan konuşur dururlar. İnsanlardan ilgi, alaka ve geri bildirim beklerler...Alamazlarsa daha fazla sinirlenir, seni ilgisiz ve bencillikle suçlarlar.
Böyle insanları düşünürken, Fenerbahçe’nin eski sorunlu futbolcusu Anelka için söylenen bir laf aklıma gelir hep: “Düğün evini bile cenazeye çevirir”.
Hayatım boyunca böyle bir insan olmamaya çalıştım, hatta bazen neşeli olma halini abartmamdan, gıyabımda ukala ve antipatik dendiği de olmuştur.
Benim gibilerin de problemi de, kafayı bir şeye veyahut canı sıkkınken karşıdakinden hiç anlayış görememektir.
Çevremdeki herkes; bir taraftan çok dobra, hatta patavatsız ve kaba olduğumu söylerken, anlaşılmaz şekilde, yukarıda belirttiğim ruh halimi de üzerlerine alınırlar.
Oysa herkesin içinde bulunduğu ortamdan bağımsız olarak, yalnız kalmaya ihtiyacı vardır.
Madem bu kişisel bir blog, uzun zaman sonra kişisel bir yazı ile geri dönmeyi tercih ettim.
Bugün tam 1 sene oldu...
Ve o günden beri yaşadığım her saniyede, aklımın bir köşesinde Canım Babam var...
O’nun anısına yakışan bir şekilde bunu kimseye hissettirmemeye çalıştım ama, eminim bir yerlerde kendimi kaybetmişimdir. Bana değer veren herkes umarım bunu da hesaba katar.
27.04.1949-07.02.2011...Seni çok özlüyorum..
En kötü ve yoğun iş hayatı onlarındır, kendileri çok saf ve temizdir ama kimse onları anlamıyordur, aileleri anlayışsızdır, sevgilileri değerlerini bilmiyordur...Bu ve bunun gibi şeyler hakkında durmadan konuşur dururlar. İnsanlardan ilgi, alaka ve geri bildirim beklerler...Alamazlarsa daha fazla sinirlenir, seni ilgisiz ve bencillikle suçlarlar.
Böyle insanları düşünürken, Fenerbahçe’nin eski sorunlu futbolcusu Anelka için söylenen bir laf aklıma gelir hep: “Düğün evini bile cenazeye çevirir”.
Hayatım boyunca böyle bir insan olmamaya çalıştım, hatta bazen neşeli olma halini abartmamdan, gıyabımda ukala ve antipatik dendiği de olmuştur.
Benim gibilerin de problemi de, kafayı bir şeye veyahut canı sıkkınken karşıdakinden hiç anlayış görememektir.
Çevremdeki herkes; bir taraftan çok dobra, hatta patavatsız ve kaba olduğumu söylerken, anlaşılmaz şekilde, yukarıda belirttiğim ruh halimi de üzerlerine alınırlar.
Oysa herkesin içinde bulunduğu ortamdan bağımsız olarak, yalnız kalmaya ihtiyacı vardır.
Madem bu kişisel bir blog, uzun zaman sonra kişisel bir yazı ile geri dönmeyi tercih ettim.
Bugün tam 1 sene oldu...
Ve o günden beri yaşadığım her saniyede, aklımın bir köşesinde Canım Babam var...
O’nun anısına yakışan bir şekilde bunu kimseye hissettirmemeye çalıştım ama, eminim bir yerlerde kendimi kaybetmişimdir. Bana değer veren herkes umarım bunu da hesaba katar.
27.04.1949-07.02.2011...Seni çok özlüyorum..