28 Aralık 2010 Salı

Al Benzinini HES'tir Git...

Alışveriş merkezleri, her ne kadar hiçbirimiz hakkında sitayişle bahsetmesek de, hayatımızın bir parçası oldu. Bu merkezlerin otoparkına girerken arabalara yapılan gayri medeni aramaların ne kadar sinir bozucu olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Peki ne arıyor o kraldan çok kralcı geçinen güvenlik görevlileri arabalarda? Sadece bagaja ve ayna ile arabanın altına bakmanın ne gibi bir güvenlik prosedürü ile alakası var?

Artık çoğumuzun bildiği üzere, arabalarda bakılan şey takılı bir gaz sisteminin olup olmaması, yoksa  bir teroristin komidine saklayabileceği ve İstanbul’un yarısını havaya uçurmaya yetecek C-4 kimsenin umurunda değil.

Değil ki bakmıyorlar…

Hatırlayan varsa söylesin, en son ne zaman gazlı bir arabanın patlayıp, umuma açık bir mekana maddi manevi zarar verdiğini duyduk? Oysaki ben, sıkça yanan benzin istasyonları ile ilgili haberleri okuduğumu hatırlıyorum.

Ya da böyle vakalar varsa bile, bu benzinli arabaların çıkardığı sorunlardan fazla mıdır?

Soruyu başka şekilde soralım, yıllardır gazlı sisteme geçişlerin otomobillere ne kadar zarar verdiği söylenir durur, kaç tane gaz kullandığı için katastrofik olaylarla karşılaşmış sürücü ile tanıştınız?

Bugün Hyundai gibi birkaç markanın tamamen fabrika garantisiyle ürettiği gazlı modeller var. Ama bu araçları, gerek vergilendirme adaletsizliği gerekse toplumdaki “gazlı araç sahibi insan ucuzcudur, magandadır” önyargısı yüzünden piyasaya sürmekten imtina ediyorlar.

Düşünsenize sizi alışveriş merkezlerine bile almıyorlar!

Aynı şekilde Japon Üretici Firmaların yurtdışında gayet güzel sattıkları hibrid arabaların, sadece yüksek vergiler nedeniyle Türkiye’de piyasaya süremediği bilinen bir gerçek. Hatta ilgili bakanın, bu politikanın bilinçli yapıldığını, zira devletin benzinden çok fazla vergi aldığını ve bundan vazgeçemeyeceklerini açıkça söylediği dahi iddia ediliyor.

Bu otomobildeki yakıt sistemleri konusuna tekrar dönmek üzere ara verelim ve diğer konumuza geçelim.

HES (Hidroelektrik Santral) mevzusu bir süredir gündemi meşgul etmekte. Muhtemelen bu konuda basında çıkan haberleri okuduğunuzda çok fazla sinirleniyorsunuz, zira katledilen doğa, ölen hayvanlar, değişen iklimler mevzu bahis ise, bundan etkilenmemek imkansız.

Ben, bu santrallerin inşasına mal tedarik eden bir sektörde çalışıyorum. Bu güne kadar on kadar HES Projesine mal sattım, dört tane projenin de şantiyesini bizzat görme fırsatım oldu. Bugün hali hazırda üç tane işleyen santralde emek ve tecrübem var.

Bu konuya girmemin sebebi bugün yaşadıklarım. Sektördeki en büyük rakiplerimizden birinin Genel Merkezinin önünde yaklaşık on beş gündür şiddetli eylemler gerçekleşiyor. İki Firmanın arasında yaklaşık 100 metre olduğundan dolayı ben de bu eylemcileri her gün gözlemliyorum. Rakibimizin, lisansı kendisine ait olan ve Loç Vadisine kurmayı düşündüğü santrali ellerindeki dövizlerle protesto ediyorlar. Büyük çoğunluğu kadın olan bu güruh, genciyle yaşlısıyla yılmaz bir şekilde, rakibimizi cadde ortasında kalaylıyor.

Birkaç defa bu aktivistlerle konuşma fırsatım oldu. Tabi ki tamamen yoldan geçen bir bankacıymış gibi davranarak. Konu hakkında fikri olmayan vatandaş misali bilgi almaya çalıştım. Bu iyi niyetinden şüphe duymadığım arkadaşlarla ilgili olarak gördüğüm şuydu.

1) HES’in ne demek olduğunu tam olarak bilmiyorlar

2) Bir HES inşaatının nasıl yapıldığı hakkında en ufak fikirleri yok.

Birilerinin yönlendirmesi ile doğru olduğuna inandıkları şeyi büyük bir fedakarlıkla uygulamaktalar. Aynen zamanında Bergama’daki halk gibi…Hani yıllar sonra yurtdışındaki altın baronlarının kışkırtması ve nemalamasıyla o eylemleri yaptıkları ortaya çıkan halk…

Son yıllarda çıkan bütün büyük savaşların temelinde de, Türkiye’nin boynunda duran kılıcın üzerinde de enerji problemi olduğu gün gibi açık iken, en az bedel ödenecek çözüm yöntemlerinin uygulanması kaçınılmazdır. Hiçbir kimyasal atığı olmayan, tamamen doğal yollarla elektrik üreten, sanayi olarak fakir bölgelerde istihdam yaratan, asla basında abartıldığı kadar yeşil katliamı yapmayan bu projeler Türkiye’nin geleceğidir.

Besmele çeker gibi doğaya karşı sorumluluklarını andığımız İskandinav Ülkeleri, baştan aşağıya HES projeleriyle doludur.

Tabi ki derelerden toplama havuzlarına alınan miktar, kuyruk suyu aşamasına kadar hattaki debiyi azaltmakta. Bu da ödenmesi gereken bir bedeldir. Çünkü ülkenin bu problemi bedel ödenmeden çözülmez! Kaldı ki ciddi yatırımcılar özel uygulamalarla ekolojiye yaptıkları etkiyi minimuma indirmeye çalışmaktadırlar.

Bakınız başka büyük bir yatırımcı, ki aktivistler tarafından ciddi şekilde protesto edilmektedir, Aksu Vadisine kurduğu santral için yaptığı çalışmaları nasıl özetliyor:

• Yatırım sürecinde Hacettepe ve Erzurum Atatürk Üniversiteleri gibi akademik kurumlarla işbirliği yaptık, sivil toplum örgütlerinden görüş aldık.


• Bölgedeki yaban hayatının çalışmalardan etkilenmemesi, yaban hayvanlarının dere havzasına daha rahat inebilmeleri için özel yollar yaptık.


• İnşaat molozlarından ötürü öldüğü iddia edilen balık örnekleri, Tarım Bakanlığı’na bağlı veterinerler tarafından incelendi ve söz konusu havzada daha önce de görülen bakteriyolojik bir hastalık nedeniyle öldükleri tespit edildi ve raporlandı.


• Çevre Bakanlığı’na verdiğimiz taahhüt doğrultusunda balıkların korunması ve göç edebilmesi için özel balık merdivenleri kurduk.


• Aksu nehrindeki hayatın devam edebilmesi için gerekli olan ‘can suyu’ oranını Çevre Bakanlığı’na verdiğimiz taahhüt gereği aylara göre değişen oranda, % 10 – 30 arası suyu akarsu yatağına bırakacağız.


• Proje kapsamında kayıtlı olan 246 adet ağacın kesimine karşılık, Orman Bakanlığı’na 86 bin ağacın dikilmesi için gerekli olan fonun ödemesini gerçekleştirdik.


• Projenin başlangıcında köy yollarını ve ev duvarlarını güçlendirici ve düzenleyici uygulamalar yaptık.


• Vadinin içinde yapılmakta olan enerji nakil hattı yüksek değil, orta gerilim hattıdır. Bu hatların şartnamelere uygunluğu ve sağlığa zararlı olmadığı yasal olarak teyit edildi. Hattın çok küçük bir bölümünde güzergah planını köy halkının mutabakatını alarak yerleşim bölgesinin en yakın 40-50 metre uzağında konumlandırdık. İddia edilen 154 kV’lik yüksek gerilim hattını vadinin dışında yerleşim bölgesinden çok uzaktan geçecek şekilde planladık.

Büyük çoğunluğu Türk Müteşebbislerden oluşan yatırımcılara, Rahmetli Uğur Mumcu’ya atıfta bulunurcasına saldırmak acımasızcadır. Tabi ki burası Türkiye ve yapılan her iş suiistimal edilmeye müsait. Her projenin çevre bilinciyle takip edilmesi ve bir hataya karşı bütün kamuoyunun uyarılması bütün vatandaşların asli görevidir. Ama konuyu “HES’lere karşıyız !” sloganına indirgemek, Vatan Kurtaran Şaban ahmaklığının bir adım ötesi değildir. Bununla beraber konuyu rasyonel olarak düşünebilen bilim adamları da mevcut, son günlerde birkaç tanesini radyo programlarında dinleme fırsatım oldu. Kendileri; HES’lere karşı olmadıklarını, ama bazı projelerin verim ve doğaya tahribat açısından iptal edilmesi gerektiğini söyledi. Bu konuda haklılar, gerçekten sadece birilerine peşkeş çekilsin diye lisans verilmiş bazı projelerin ivedilikle iptali gereklidir. Bu konunun başka bir boyutudur. Eğer eylemciler meseleye bu açıdan yaklaşsalar emin olun ki bu memlekete daha fazla yararları dokunacak.

Son benzin zamlarından sonra durmadan tanıdıklarımdan protesto mailleri alıyorum. Konular “Geçen sefer protesto edemedik bu sefer şöyle yapacağız” minvalinde. Yapamazsınız, yaptırmazlar, zira sizin bu eylemleriniz petrol baronu medya kuruluşlarında yarım ağızla yer bulur, arkanızda sizi organize edecek doğalgaz tekelcileri de olmaz. Üç gün sonra unutur hayatınıza devam edersiniz, sonra Türk Halkının koyunluğundan şikayet eder akabinde de AKP veya CHP’ye oy verirsiniz.

Bu ülkede elektrik kaynaklarını çoğaltmaya ve faturaları düşürmeye yarayacak her hareketin önüne set çekerler ki hibrid arabalar bu vergi adaletsizliğine rağmen tercih edilir olmasın, “adama bak Ferrari’sine gaz taktırmış, rezil etti bizi dünyaya eki eki” haberleri yaparlar ki herkes tıpış tıpış benzinli araba alsın.

Bana benzin protestosu ile ilgili mail atan sevgili kardeşlerim!

Önce o gazlı arabalar neden giremiyor alışveriş merkezlerine onu halledelim, bir bakmışsınız her şey değişmeye başlayacak. Çünkü size komik gelse de, şu an benzin zamlarıyla ilgili yapacağımız en etkili eylem bu olacaktır.

Doğalgaz faturalarından şikayetçi sevgili emekçiler!

Ülkenin kendi enerjisini nasıl üretebileceği üzerine kafa yoralım. Bu coğrafyayı; doğalgaz adaletsizliğine veya son çare olarak nükleer santrale muhtaç etmeyelim.

Ya da siz bana bu mailleri atmayın...Ezber bozmayan esintilere karnım tok çünkü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder