• Uzun zamandır Fenerbahçe hakkında yazmıyorum. Söyleyecek çok şeyim var, ama kaleme dökmek işime gelmiyor. 2006 da Denizli’de de tribündeydim, geçen seneki malum Trabzon Maçında da. İki olay da benden çok şey aldı götürdü. Dünkü maça baktığımda skora üzülmeyi hakkıyla beceremediğimi fark ettim. Bu başkana, bu taraftara ziyadesiyle yakışır çünkü. Bugün 3 büyüklerin hali, 80 sonrası Türkiye’sini tarif etmektedir. Devletle iş yaparak zenginleşen kalitesiz para babalarının, iktidarlarını devam ettirmeleri için her yolu mubah sayma zihniyetinin bir devamıdır yaşadıklarımız. Yolda görsen selam vermeyeceğin magandaları, sırf parası var diye, canımız kadar sevdiğimiz takımlarımızın başına geçirip adam bildik. Müstahaktır bize. Hatta daha da ileriye gidiyorum ve sevgilisi tarafından terk edilen çapsız kızların, Facebook profillerine eklediği Sıla Şarkısının sözleriyle bitiriyorum: “3 kuruşluk adamları musallat ettik ömrümüze, ondandır böyle dibe vuruşumuz” Yerse! :)
• Geçen hafta Av Mevsimine gittim. Filmi teknik olarak eleştirecek bilgim yok, ama anladığımızı yazmaktan da imtina etmem. Kötü ve sıradan bir senaryo, Cem Yılmaz dışında fecaat bir oyunculuk, çizgi film karakterler (Yahu çatışma esnasında çalan telefonu açıp, kız arkla konuşmak nedir!), filmin hikâyesinin çok rahat tahmin edilebiliyor olması, Battal’ın trajikomik Adana Aksanı, Şener Şen’in skandal oyunculuğu…Yazarsın da yazarsın…Şener Şen filmden önce uzun yıllardır böyle bir senaryoyu bekliyordum deyince biz de gaza gelip gittik. Bu mudur yani! Kendini yenileyememenin zavallılığı… Bunlar hala Türkiye Gençliğini, kendileri gibi, 90 öncesinde kalmış zannediyorlar sanırım. Yeni nesil CSI, Cold Case izleyerek büyüyor efendiler. Yer mi sizin bu hayal kahramanı karakterlerinizi. Bari herkesin yere göre sığdıramadı Türk Dizileri gibi yapsaydınız. Çalsaydınız yani…En azından tutarlı konusu olan bir polisiye izlerdik.…Şener Şen bana 2,5 saat borçlusun…
• Türkiye’de herkes konuşmaya başladı. PKK’lısı da, şeriatçısı da, liberali de, Kemalist’i de, Atatürk Düşmanı da medyada gayet güzel yer bulabiliyor. Bir tek grup için bir şey değişmemiş durumda: Devrimciler. Hala; konuşamıyorlar, dertlerini anlatamıyorlar hatta medya suratlarına bile bakmıyor. İki tarafın da işine geliyor bu. Çünkü konuşacakları zaman Kemalizim adı altında uygulanan faşizmden ya da AKP’nin nasıl memleketi USA’ya peşkeş çektiğinden bahsedeceklerini biliyorlar. Çünkü devrimciler egemen güçlerin nefret ettiği bir şeye inanıyor, tam bağımsızlık. İşlerine gelen, onların sesini kısıp, halkın gözündeki bölücü ve anarşist olduklarına dair önyargıların devamını sağlamak. Deniz Gezmiş’in mahkeme savunmasında yaptığı efsane konuşmayı her gün bu milletin gözüne sokmayan medya eksiktir, satılmıştır. İşte bu ahval ve şerait içinde yapılabilecek tek eylem de yumurta atmaktır. O yüzden yumurta güzeldir, candır. Bir şeyler değişene kadar!
• Bir sabah uyansam ve 2 tip insan hayatımdan silinse. –de ve –ki eklerini yazmayı bilmeyenler ve yalnızlık, aşk, güçlü olmak kısır döngüsünde, sanat eseri yarattığını zanneden çapsız internet şairleri. Herkes şiir yazmasın, hele aşk şiiri hiç yazmasın.
• Onu bunu bırakın da, An Mevsimi’ndeki kötü karakterin aracındaki FB plakası neden seyircinin gözüne sokuldu. Tamam, camiada zengin avam popülâsyonu fazladır kabul ettik. Fakat bu yapılan abesle iştigaldir. Ayrıca öyle yüksek yapan üniversite mezunu tıfıl çocuğu cinayet masasına vermezler Yavuz Turgul Efendi.
• Bu çocuk, ay sonunda Fazıl Say prömiyerine gider. Dünyanın durduğu ve salondaki o kalabalığın içinde kendinle baş başa kalabildiğin bir ziyafet. BİFO konserleri beyindeki cerahati temizlemek için birebir. E bu kadar da şirket reklamı yapalım artık.
• Kenan Evren yargılanacaktı, ne oldu o iş?
• start wearing purple wearing purple
start wearing purple for me now
all your sanity and wits they will all vanish
i promise, it's just a matter of time...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder