11 Mart 2010 Perşembe

Fecaat is Missin' Big Hair Bands...


Bir insanın tercihlerinin oluşmasında hep bir kavramla mücadele etmesi yatar. Genelde sevmediğiniz bir kişiye/oluşuma taraf olarak tanımlarsınız kendinizi. Okulda sevmediğiniz güruh popçu takılıyorsa sizin gönlünüz hafiften rock'a kayar, kıl olduğunu birisi saçlarını uzatırsa siz gider sıfıra vurdurursunuz, hayat boyu hep sarışınlar peşinizden koştuysa ve fekat gönlünüz size yüz vermeyen esmer güzeli komşu kızındaysa "sarışının adı esmerin tadı aga!" diye sağda solda kendinizi kandırırsınız.

Ne yazık ki hayat, bertaraf olmamak için, bizi hep taraf olmaya itiyor.

Mesela; uzun saçlı kızları, kendileriyle iyi anılarım olmadığından, pek sevmem.Alem i cihan olsa, uzun saçlı kızlar ilk görüşte nazarımda müsabakaya 1 0 yenik başlar.

Aslında bu uzun saçlı kız örneği tam söylemek isteyeceklerimi yansıtmıyor ama hayatım boyunca bu durumu ilk defa ifade etmenin heyecanıyla araya sıkıştırayım dedim.Kusuruma bamya...

Neyse, uzun lafın kısası, bu etkiye tepki olayı insanı 1. paragrafta bahsettiğim gibi bir şekilde yönlendiriyor. Mesela Fenerbahçe fanatikliğime dair hatırladığım ilk şey şudur.80 li yılların ortalarında, sadece takımımı soran kişilere "Fenerliyim abi" diyecek kıvamdayken, babamın çok stratejik bir hamle yapıp o zamanlar hiç kimsede olmayan orjinal bir forma takımını bana hediye etmesiyle başladı herşey (o zamanlar formayı üreten Güneş Tekstil diye bir firmaydı, ve formanın sol gögsünde güneş yazardı). Beşiktaş'ın bizi yendiği bir maçın akabinde benim çok bilinçli olmayarak giydiğim(evet malum kişiler, çocukluğuma indiniz mutlu musunuz:) mevzubahis formayla sokağa çıkmamdır biraz da fitili ateşleyen. O kadar çok laf yemiştim ki, ağlayacak kıvama gelmiştim. Yaşlı gözlerle eve doğru giderken arkamdan bir ses duydum "çocuk! bir bakar mısın". Mahallenin fırınıydı bana el eden. İlk başta gitmek istemesem de o kadar çok ısrar etti ki, kendimi dükkanın içerisinde buldum. Ahanda gene papara yiyecez derken, elime bir gazozun tutuşturulduğunu gördüm. Adam "sen bugün de bu formayı giyip sokakta dolaştın ya, bu dükkandan ne istersen alabilirsin" dedi. Gazozdan başka bir şey istemedim ve nedense koşar adım dükkandan çıkmaya çalıştım. Tam çıkacak iken adam beni kolumdan tuttu ve klüp üye kartını gösterdi. Bana ne zaman istersem gelebileceğimi söyledi. O fırına bir daha hiç gitmedim, zaten bir süre sonra da kapandı. Hala ne zmaman İncirli'den geçsem o fırının olduğu yere göz gezdiririm...

İşte bütün hayatım bu tarz anıların oluşturduğu tutkularımın beni yönetmesiyle geçti. Kafama yatmayanla kendimi yıpratırcasına mücadele ettim, sevdiğimi de takım tutar gibi sevdim.

"Eeee nedir şimdi bu hacı?" diye soranlar olacaktır. Şöyle ki: yaklaşık 10 yıldır 1-2 numara arası gidip gelen saçlarımı son bir kaç aydır uzatıyor bulunmaktayım. Bunun sebebi; ne yukarıda anlattığım gibi dazlak saçlılara ayar olmam, ne de sağlık sebepleridir. Sadece iş yerinde tarafıma yöneltilen:

"Bu saçlar ne yahu, manav gibi olmuşsun"

"Kerem senin saçların mı dökülüyor?"

"Olum ne bu böle skinhead gibi, yakışıyor mu!"

tarzı ithamlardır.

Ve çünkü insan artık yaşının ilerlemeye başladığını birbirine forwardladığı "80 li yıllar" maillerinden anlamıyor. Artık milletin suyuna gitmeye başladığınız an "delikanlı" denilen tabirin sizden uzaklaştığını fark ediyorsunuz."Milletin ağzına sakız olacağıma uzatırım bu saçı hacı!" diyip geçtiğindir insanın süngüsünün düşmeye başladığı an...

Konu hakkında yazacaklarım bu kadar...Bana da klasik "benim dertlerim herkesi ilgilendiriyor" bloger yazısı yazdıran bu hayatla hesabım bitmedi! diyeceğim ama yukarıda yazdıklarımdan sonra "hadi len" dersiniz haliylen...

bir dahaki postum da, da size mutfakta yaptığım kekler hakkında veya hafta sonu yaptğım bir gezinin fotograflar eşliğinde anlatımıyla en kötü aşk hakkında jenerik laflarla alakalı olabilir...nasıl olsa kanaldayız artık...

4 yorum:

  1. ama yoldan geçen uzun saçlı kızlara durup yol veriyosun :)
    çakalll!

    YanıtlaSil
  2. pınar bırak saç olayını, bloggerlara yani bize acayip laf sokmuş haberin yok :))) benim hayatım herkesi ilgilendirir, haftasonu fotoğrafları falan :))))

    YanıtlaSil
  3. hehehehe
    Teda cım çakal mısın nesin sen yahu...
    Pınar, sen beni dün tanımadın zannettim, yoksa o mendeburluğunun sebebi uykulu olman mıydı:)

    Yol vericem tabi, ben nazik bir insanım...:P

    YanıtlaSil
  4. çakalın kralı karşımda işte. Resmen ayakta uyuyordum walla. Eee 2saat tekerlekli kutu içinde insan sıkılıyo haliyle.. Bende seni son anda farkettim arkadaki araba korna çalınca :)

    YanıtlaSil