8 Mart 2010 Pazartesi

Tali Yol...



* Kıl olmadan geçemeyeceğim. Ne demek "Dünya emekçi kadınlar günü kutlu olsun"!Bütün gün yatan, baba&koca parası yiyen kadınlarımız kutlamasın mı yani bu günü. İşçi bayramı mı bu arkadaş! Sen kafadan ayrımcılık yapıyorsun bu söyleminle, nerede kaldı eşitlik? 3 sene önce hasbelkader Kadıköy'deki kutlamaların içinde bulmuştum kendimi. Tevekkeli hayatımda o kadar çirkin karşı cinsi bir arada görmemiştim. Paspal olmak,yağlı saçla dolaşmak, paçozluğun doruklarında yaşamak mıdır bu işin gereği! Zaten ben bu psikolojileri çözemiyorum, o da ayrı mevzu. İşine gelince kadınlar çiçektir su ister, işine gelince girl power...oldu canım...

* Dün akşam maçtaydım ve hakkını vererek söylüyorum, dondum...Taraftarlığın darbe yediği nokta başarısızlık değilmiş. Eğer bir insan tuttuğu takımın futbolcularından nefret ediyorsa gerçekten sorguluyor o tribündeki varlığını.Koskoca Fenerbahçe'yi Emre Belözoğluna muhtaç edenler utansın. Appiah'ları, Johnson'ları, Nielsen'leri, Tuncay'ları beyhude yere sahada aramakla geçiyor ömrüm. Jay Jay ı özleyeniniz var mı? İşte poker suratlı malum kişi de bu takımdan gittiğinde onun gibi anılacak.ahanda buraya yazıyorum...

* Chat mevzuunda kelimenin son harfinini uzatan (naberrr, iyiyimmm, seviyorummmm... vb) insanlara ne demeli ey dostlar. Sevimli olduklarını mı zannediyorlar acaba. Zamanında bir de "efet" furyası vardı,V.Ö. nün tabiriyle "azalarak bitti" de kurtulduk.

* Ne zamandır yazacağım yazamıyorum. 2 hafta önce Longtable'daydık şekerim... İnsan o tarz mekanlara gittiği zaman bu ülkede para kazanmanın çok kolay olabileceğini anlıyor. Abartı üzerine kurulmuş bir concept, ama içerik boş. Yerse...yiyor valla..Hayatımız Bank Asya 1. Liginde play off mücadelesiyle geçmiş, kendimizi Şampiyonlar Liginde bulunca ister istemez sırıtıyoruz. Zaten doğumgünü ayağına kapının girişinde masa vermişler. Bütün gece giren çıkanın çetelesini tuttuk. Kodamının biri mekana girer girmez bizi personel zannedeyazarak "Merhaba Çocuklar" dedi ya...O saatten sonra gözüm Aysun Kayacı'yı bile görmedi...durumu siz tahmin edin...

* Bir tanıdığına Bağdat Caddesi'nde rastlamakla İstiklal Caddesinde rastlamak arasında ciddi fark var sanırım. İstiklal Caddesinde; sürekli bir yere yetişme telaşı, kalabalıktan sıtkı sıyrılma hali, tacizcisi polisi sarhoşu...Bağdat Caddesi ise tam zıttı. Birinde tanıdık gördüğüne sevinirsin, diğerinde kafayı çevirmeyi bile düşünürsün. Her şeye rağmen biz İstiklal'i daha çok severiz ayrı..İnsan rahat ettiği yerde eğlenir.

* 8 Mart sebebiyle naçizane modern kadın eleştirisi: Hayat bir paylaşım değilse ,neden o kadar kastınız kişisel gelişim ayağına be canlarım.Biten ilişkilerden sonra hep erkeklerin 2yüzlü olduğunu söylersiniz. Bunu herşey başlamadan önce anlamanın yolu, karşı cinsi; kendi arkadaşlarınla, kendi sevdiğin mekanlarla, kendi sevdiğin filmlerle, kendi sevdiğin sosyal ortamlarla test etmek değil midir be iki gözüm. İşi, ilişki seviyesine getirmek neden hep erkeğin organizasyonel yeteneğine bağlıdır ki. İpleri karşı tarafa verirsen, o da istediği gibi rol yapar. Bir insanın gerçek yüzünü hep deplasmanda görmez misin (tatil, yolculuk..). E o zaman nedir bu "ben aramam o arasın", " ben bir yere çağırmam o çağırsın", "Ben mekan seçmem, o seçsin" mantığı. Ayarlayın bunları be kıymetlim...

* Avatar'a Oscar vermeyen Akademi gönlümde 3 puanı almıştır. Gerçi ödül alan filmi seyretmedim ama daha hakkaniyetli bir tercih olduğunu tahmin ediyorum.

* Eğer bu forumu takip eden yaklaşık 15 (yazıyla onbeş) kişiden biriyseniz uzun zamandır bu pasif ofsayt mevzuuna ne kadar takmış olduğumu bilirsiniz . Ahanda bakın iş dönüp dolaşıp gene oraya kilitlendi. Tekrar ediyorum, bu kuralı TR'de kimse tam olarak bilmiyor..herkes kafasına göre sallıyor. Konuyu Fenerbahçe üzerinden tartışmak fanatikliktir. Ayrıca bana özelden bir şeyler ispatlamaya çalışan, rakip takım taraftarı olan, değerli dostlarım. Burası bir fikir platformudur. Beşiktaş veya diğer takımlar hakkında fikirimi ifade etmeye de hakkım var. Hiçbirinize düşünceleri yüzünden saldırmadım veya bir şey ispatlamaya çalışmadım. Hayatım boyunca hep saldırılara cevap veren oldum. Varsa konuşacak bir fikriniz buyrun siz de yazın...Mevlana değiliz ama bizim de dergahımız herkese açıktır. Öyle özelden rüzgar yapmakla, yazıların altına isimsiz yorumlar yazmakla, olmuyor bu işler canparelerim. Hayatta en acı olan, başkasının fikirleri üzerinden kendini konumlandırmak olsa gerek...Bu blog, her ne kadar sadece ben yazsam da, kişisel bir blog değildir. Katılın değiştirelim...

* Türk Milletinin, kendi kafasınca, ezildiğini düşündüğü halklara olan sempatisini bir yere kadar kabul edebiliyorum. Mesela kendi kafamıza göre Katalanların ezilmiş bir ırk olduğunu düşünüyoruz, İrlanda'nın İskoçya'nın sömürge çaresizliğine isyan ediyoruz. Halbuse batı medeniyetinin temelinde sömürgecilik, ırkçılık yatar. Bugün Avrupa'daki güç dengesidir aslında bazı ırkları mağdur gösteren. Eğer kendimize yakın hissettiğimiz bu toplumlar muktedir olsalardı, ağababalarından farklı mı davranırdı bize. Koyu katolik bir İrlanda'lıdan müslümana sempati ile bakmasını beklemek gaflettir. Bugün hiçbir batı medeniyeti; din, dil, ırk ayırd etmeksizin insanların bir arada yaşayabildiği Osmanlı gibi,Pers İmparatorluğu gibi devletler kuramamıştır.Kuramaz da...Batı Medeniyetinde mağdur yoktur, emparyalizim için yeteri kadar gücü olmayan vardır. Ben batı medeniyetinde ırkçıyım diyeni daha çok severim, en azından ruhunda olanın gerektirdiği gibi davranır. Ayrıca Katalanya İspanya'nın en zengin bölgesidir. Neye eziliyorsunuz siboplar!...Hala Madrid! zaten lider de olduk...

*görüşürüzzzzzz, kendinize iyi bakınnnnnnnn....

3 yorum:

  1. böyle yazılarını hep pazartesi yazda haftaya kahkahalarla başlayalım.

    Longtable olayı yıktı beni :))

    Maçı seyredemedim ama özetlerini izledim.Madrid'in o 90+larda oynadıkları topun azıcığın biz oynayabilsek dedim!!

    Ayrıca Madrid'e bende geliyoruuuummmm :)

    YanıtlaSil
  2. Madrid e gelecekmişmiş...
    hadi çocuğum selametle...sen evde kek börek yap...
    bunu da New York'taki dolce vita hayatına say...

    istersen benim evin de anahtarını veriririm...kendi evinde sıkılırsan bana gecersin...malum yakın bayağı..

    hehehehe...

    YanıtlaSil
  3. bağdat caddesi karşılaşması dedin de aklıma yorumun geldi...
    bi dünya hatun gezer caddede o kürk yelekle, bi tek ben giyince banu alkan oluyorum di mi :)))

    YanıtlaSil