18 Ocak 2011 Salı

Şimdi,Değerli Alkışlarınızla... Fecaaaaaaat!!!


Hepimizin başına gelmiştir muhakkak, hani eğlence adı altında bir yere toplanırsın ama o aşamaya kadar binlerce sıkıcı rutinle muhatap olursun.

Şirket yılbaşı kutlaması yapar, adı üzerinde kutlamadır, insanlar bütün senenin sıkıntılarını atmak için kurtlarını dökecektir ama genel müdür konuşmadan hiçbir şey başlamaz. Bir belediye konserine gitmişsindir, illaki başkan mikrofonu eline alır saatlerce kendini över. Uluslararası bir spor organizasyonuna ev sahipliği yapmışsındır, organizasyondan sorumlu yetkili iki kelam etmeden haşa takımlar sahaya bile çıkamaz.

Benim eğlenmeye başlamam için neden senin konuşma yapman lazım arkadaş! diye kimse sormaz, soramaz…

Klasik bir geri kalmışlık göstergesidir yukarıda örneklediklerimiz.

Çünkü bu; patron olsun, genel müdür olsun, başkan olsun bütün iktidar sahiplerinin vermek istediği mesajın güçlü bir tezahürüdür: “Burada bulunma sebebiniz benim, dolayısıyla beni dinleyeceksiniz”.

Yıllardır kapısında yattığım stadyum yıkılacak. Üzüntülüyüm çünkü anılarım var, sevinmişim, üzülmüşüm, yeri gelmiş aileme, sevgilime tercih etmişim orayı. Şimdi bambaşka bir mekanda kucaklayacağım takımımı. Sabah en sevdiğim formamı, kaşkolumu takmışım. Takımın bu stada ilk çıktığı anki alkışın ve coşkunun bir parçası olmak için tribündeyim.

Ve fakat…

- Şimdi bir konuşma yapmak üzere TOKi Başkanı….

-Stadın yapımında çok emeği geçen Başbakanımızı kürsüye….

Bakın oradaki problemin tamamı esasında AKP’ye tepki falan değildir. Oraya Gandi Kemal’i de aynı şartlarla çıkarsaydınız, o da yuhalanırdı. Tabii ki o tuvalet bekçisi yapmayacağım TOKİ Başkanının konuşmaları etkili olmuştur ama kimse o motivasyonda devlet erkanının konuşmasını çekmez, çünkü onların vermeye çalıştığı yukarıda belirttiğim mesaj, hala endüstriyelleşmeye direnmeye çalışan taraftara sökmez.

Kömür, buzdolabı dağıtarak halkı meydanlara toplayan çokbilmişlerin, aslında halktan ne kadar uzak olduğunu gösteren bir tavırdır bu. Hiç kimse demez mi Başbakana bu konuşmayı yapmasın! Bu kadar siyasi şov yapılmak isteniyorsa yaparsın bir maç günü bülteni, koyarsın RTE’nin fotoğrafını da konuşmasını da. Vatandaş en fazla uçak yapar sahaya atar. Bakınız koltuğa serer üzerine oturur demiyorum, zira stadyum yeni, koltuklar gıcır. Yoksa başbakanımızın olduğu sayfaya mabadını yerleştirmeyi teklif etmek ne haddimize!

Türkiye’de ne kadar AKP’li varsa GS tribünlerinde de o kadar var. Galatasaray taraftarı AKP karşıtı falan değildir, sadece zevzekliğe karşı çıkmıştır. Lefter’i Fenerbahçeli milli kaleci zanneden ve utanmadan bunu söyleyen CHP başkanı da bu kafayla iktidarda olsaydı, gene o konuşmayı yapmaya çıkardı ve aynı tepkiyi görürdü.

Hiç merak etmeyin! Şu yeni tribün yasası çıksın, bütün tribünler koyuna dönsün, futbolun ruhunu bilmeyen miting koyunları statları doldursun bu protestolardan eser kalmayacaktır. Daha önceki yazımızda belirtmeye çalıştığımız, ama çok sevdiklerimizin dahi anlamayıp tepki gösterdiği yazıda da anlatmaya çalıştığım buydu zaten.

O yasa Cumartesi günü yuhalayanları temizleyecek tribünden ve günün anlam ve önemi hakkında birkaç söz söylemek isteyen badem bıyıklıları dinlemeye devam edeceğiz statlarda.

Stadın yapımı, Galatasaray’a tahsis edilmesi ile ilgili takımdaşlarımın bazı yorumlarına da katılmıyorum. Devletin görevi milletin saadetidir. Üç büyükleri desteklemek (Trabzonspor demiyorum dikkat), halkı mutlu etmektir. O stada harcanan paraya gelene kadar kafayı takacak daha çok şey var bu ülkede. TT Arena’da organize edilebilecek bir CL Finali veya bir milletlerarası şampiyona bütün o masrafları siler, üzerine bu ülkeyi kara geçirir (İstanbullu otel sahiplerine sorunuz, son yıllarda en büyük ciroyu ne zaman yaptılar?).

Ha ona yapıldı neden bize yapılmıyor…. Geçeceksin, herkese yapılmıştır benzer kıyaklar. Ayrıca Galatasaray ASY’yi bırakarak dönüm noktası niteliğinde bir hata yapmıştır bana göre.

Söz uçar yazı kalır, biz buradayız bekleriz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder