What have we found? same old fears... etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
What have we found? same old fears... etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Ocak 2011 Pazartesi

Abiler...

1. Şiirimiz karadır abiler

Kendi kendine çalan bir davul zurna

Sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan

Taşınır mal helalarında kara kamunun

Şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridir

Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler

2. Şiirimiz her işi yapar abiler

Valde Atik'te Eski Şair Çıkmazı'nda oturur

Saçları bir sözle örülür bir sözle çözülür

Kötü caddeye düşmüş bir tazenin yakın mezarlıkta

Saatlerini çıkarmış yedi dala gerilmesinin şiiridir

Dirim kısa ölüm uzundur cehennette herhal abiler

3. Şiirimiz gül kurutur abiler

Dönüşmeye başlamış Beşiktaşlı kuşçu bir babanın

Taşınmaz kum taşır mavnalarla Karabiga'ya kaçan

Gamze şeyli pek hoş benli son oğlunu

Suriye hamamında sabuna boğmasının şiiridir

Oğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmelidir abiler

4. Şiirimiz erkek emzirir abiler

İlerde kim bilir göz okullarına gitmek ister

Yanık karamelalar satar aşağısı kesik kör bir çocuğun

Kinleri henüz tüfek biçimini bulamamış olmakla

Tabanlarına tükürerek atış yapmasının şiiridir

Böylesi haftalık resimler görür ve bacaklanır abiler

5. Şiirimiz mor külhanıdır abiler

Topağacından aparthanlarda odası bulunamaz

Yarısı silinmiş bir ejderhanın düzüşüm üzre eylemde

Kiralık bir kentin giriş kapılarına kara kireçle

Şairlerin ümüğüne çökerken işaretlenmesinin şiiridir

Ayıptır söylemesi vakitsiz Üsküdarlıyız abiler

6. Şiirimiz kentten içeridir abiler

Takvimler değiştirilirken bir gün yitirilir

Bir kent ölümün denizine kayar dragomanlarıyla



Düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?

Ece AYHAN.

20 Aralık 2010 Pazartesi

Biz Hayatta En Çok Babamızı Sevdik...

İki yakın dostun yaşadıklarının benzerlikler gösterdiği sıkça karşılaşılan bir durum. Şüphesiz kendimize yakın karakterdeki insanı kardeş belliyoruz. Hayata bakış açısı bu kadar benzeşince, yaşanılan sıkıntılar da çok farklılık göstermiyor.

Kadim dostumla son günlerde yaşadıklarımız, yukarıda anlattığım benzerliğin biraz ötesine geçti.

İkimizin de babasının aynı anda hastaneye kaldırılması gibi acı bir tesadüf yaşadık.

Yirmi yıl öncesinde, acaba babalarımızdan nasıl izin alırız da hafta sonu okul gezisine gidebiliriz diye kafa patlatan veletler, bugün İstanbul’un iki ayrı ucundaki hastanelerde babalarının başında bekliyor.

Yaşıtlarımın birçoğu, kedinin kıçını görüp yara sanması misali, etrafındaki yeni yetmeleri eleştirip, artık yaşlandıklarını söyleyip duruyorlar. Zamanında bu muhabbetler ile çok dalga geçtim blogda, hala da bu tarz mevzular yapan insanların şımarık olduğunu düşünürüm. Fakat ben ve can kardeşim için, artık biraz daha manevi sorumluluk alma zamanı geldi sanırım.

Değerini anlamak ve ne kadar önemsiz olduğunu fark etmek…Şu aralar algımız, bu iki yafta arasında seçim yapmakla meşgul.

Bu çemberin içinde kalanlarla devam edecek hayat…Sebebini açıklama ihtiyacı hissetmeden...

14 Eylül 2010 Salı

Gözleri Dört Defa Lacivertti...


AH MÜJGAN AH SADRi BABA ANLATIYOR
Yükleyen irfan3334. - Güncel haberleri izleyin



sevgimizin bir tanesiydin Müjgan.
saçları sırtına kadar sırma sırma dökülür,
elleri ufacık, gözleri dört defa lacivertti.
ve de her ne hikmetse o da bana gönüllüydü.
öyle bir sevdim ki Müjgan’ı,
dünyamı şaşırdım, haddimi bilemedim,
evleniriz gibi geldi bana.
evimiz, yuvamız olur, ışığımız yanar,
fakir soframız kurulur gibi geldi.
sahil bahçesinde gazoz içerekten
gizli gizli mal-ü hülya kurardık.
sonrada çarşılara giderdik.
eşya beğenirdik elden düşme;
aynalı konsolumuz
topuzlu karyolamız bile olacaktı.
Müjgan’ın her an her bi daim yanında olacaktım
ama olmadı gitti.
nereye mi ?
paraya gitti abicim paraya
nasılda sevmiştim yıllarca ben seni
her akşam bekledim yollarını
elbet bir gün biz yuva kurarız derken
duydum evlenmişsin sen zengin bir gençle
zengin olsaydım sensiz kalmazdım
her an düşünüp seni hiç ağlamazdım
param olsaydı aşkım kalırdın
seve seve yanımda benimle yaşardın
nikah resimlerimizi de çektirdiydik.
sonra Karpuzcu Raşit ağabeyinin
kayınbiraderine borç ederekten
nişan yüzüklerimizi de yaptırmıştık.
ama Müjgan takmadı bunu
takamadı uçuverdi elimden.
meğer gizlice altın bir kafes bulmuş kendine.
Müjgan’ın gelinliğini hususi diktirmişler,
benim gibi kiralık tel duvak almaya kalkışmamışlar yani
öyle sevindim ki.
mesut ve bahtiyar olsun diye dualar ettim hergece
sonramı ne oldu
Müjgan gibi bende
birbirimize ettiğimiz sözleri
ettiğimiz yeminleri unuttum.
bir daha mahalleye gelmedi müjgan, gelemedi.
bizim dar ve eski sokaklara otomobili sığmıyormuş dediler.
senede birkaç ay zaten avrupa’daymış dediler.
zaman şifalı bir ilaçtır unutursun dediler,
unuttum bende unuttum
hiç aklıma gelmedi.
hatırlamıyorum Müjgan’ı
hatırlamıyorum şimdi
Bu şiiride ben yazmadım zaten
Unuttum abi bende unuttum
Hatırlamıyorum şimdi
Müjganın gözleri ne renkti

6 Temmuz 2010 Salı

Yapmıyorlar Artık Böyle Şarkılar Mirim..


The Chemicals Between Us (live)
Yükleyen goldensuitcase. - Yüksek çözünürlüklü video keyfini yaşayın!


200'li yılların başında ne şarkı yapmıştı piyasa be...belki şimdi de vardır da biz takip edemiyoruz.

30 Haziran 2010 Çarşamba

Yağmurlu Hazirana Uymasa da...

BADEMLER ÇİÇEK AÇTI


SEN AĞAÇLARIN APTALI, BEN İNSANLARIN,
SENİ KANDIRIR HAVALAR, BENİ SEVDALAR,
BİR ILIMAN HAVA ESMEYE GÖRSÜN.
DÜŞÜNMEDEN GELECEK KARA KIŞ, AÇARSIN ÇİÇEKLERİNİ.
BENSE HAYRA YORARIM GÖRDÜĞÜM DÜŞÜ.
BİR GÜLER YÜZ, BİR TATLI SÖZ, AÇARIM YÜREĞİMİ HEMEN.
YEMİŞE DURMADAN ÇARPAR SENİ KARAYEL, BENİ KARASEVDA.
HEMDE BİLEREK KANDIRILDIĞIMIZI.
KAÇINCI KEZ BAĞLANMIŞIZ BİR OLMAZA.
KO DESİNLER BİZE ŞAŞKIN, SONU GELMESE DE HİÇBİR AŞKIN.
AÇALIM YİNEDE ÇİÇEKLERİMİZİ, SENDEN YANAYIM ARKADAŞIM.
HAVANI BULUNCA AÇ ÇİÇEKLERİNİ, NASIL AÇIYORSAM YÜREĞİMİ.
BELKİ BU KEZ KIŞ OLMAZ, BAKARSIN SEVDAN DÜŞ OLMAZ.
NASIL VERMİŞSEM KENDİMİ SON SEVDAMA,
VUR KENDİNİ SENDE BU GÜZEL HAVAYA,

Aziz NESİN

15 Mart 2010 Pazartesi

Günün Anlam ve Önemine İstinaden...



Arada iki sanatsal şey post eyleyim de, içimde bir incelik olabileceğine dair şüpheler oluşsun der, beğeninize sunarım...

26 Aralık 2009 Cumartesi

Geçmiş Zaman Olur ki..

Efendim, aşağıdaki şarkının benim için, çok ilginç olmasa da, bir anısı mevcuttur.
Bu şarkının 2000 li yılların başında Kent Fm de çalınmaya başladığı anlarda, arabada müziği sonuna kadar açıp şarkının bitmesini beklerdim. 3 defa radyoyu arayıp şarkının kime ait olduğunu sormuşluğum bile vardır. Gerçi hiçbirisinde istediğim cevabı alamadım. En son, radyo yetkilisine telefonda ağzımla şarkının melodisini yapmaya çalıştığımı farkettiğim an bu çabamdan vazgeçmiştim. Neyse ki daha sonra radyo programcılığı da yapacak bir arkadaşım gecenin yarısı beni arayıp "Dandy Warhols-Get Off oluuum!" diyerekten beni rahata erdirmişti. Korsan CD sini alıp mütemadiyen dinlemiştik o aralar. Albümde (Thirteen Tales from Urban Bohemia ) çok da güzel şarkılar vardı hattı zattında.

Bu hiçbir anlam içermeyen anımı paylaştıktan sonra sizi şarkıyla başbaşa bırakıyorum sevgili dostlar.