20 Aralık 2010 Pazartesi

Biz Hayatta En Çok Babamızı Sevdik...

İki yakın dostun yaşadıklarının benzerlikler gösterdiği sıkça karşılaşılan bir durum. Şüphesiz kendimize yakın karakterdeki insanı kardeş belliyoruz. Hayata bakış açısı bu kadar benzeşince, yaşanılan sıkıntılar da çok farklılık göstermiyor.

Kadim dostumla son günlerde yaşadıklarımız, yukarıda anlattığım benzerliğin biraz ötesine geçti.

İkimizin de babasının aynı anda hastaneye kaldırılması gibi acı bir tesadüf yaşadık.

Yirmi yıl öncesinde, acaba babalarımızdan nasıl izin alırız da hafta sonu okul gezisine gidebiliriz diye kafa patlatan veletler, bugün İstanbul’un iki ayrı ucundaki hastanelerde babalarının başında bekliyor.

Yaşıtlarımın birçoğu, kedinin kıçını görüp yara sanması misali, etrafındaki yeni yetmeleri eleştirip, artık yaşlandıklarını söyleyip duruyorlar. Zamanında bu muhabbetler ile çok dalga geçtim blogda, hala da bu tarz mevzular yapan insanların şımarık olduğunu düşünürüm. Fakat ben ve can kardeşim için, artık biraz daha manevi sorumluluk alma zamanı geldi sanırım.

Değerini anlamak ve ne kadar önemsiz olduğunu fark etmek…Şu aralar algımız, bu iki yafta arasında seçim yapmakla meşgul.

Bu çemberin içinde kalanlarla devam edecek hayat…Sebebini açıklama ihtiyacı hissetmeden...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder