18 Eylül 2009 Cuma

Sevmiyorum...#2

Sevmediğimi gururla itiraf ettiğim şeyleri yazmaya devam ediyorum. Utanmam sıkılmam yok. Beni benimle bırakın giderken…

Pazar Sabahı Kahvaltıları: Bir gece önce geç yatmışsın, bütün haftanın yorgunluğu üzerinde ve belki biraz da alkol almışsın.. Ama ne yazık ki karışı cins ile pazar kahvaltısına gitmek durumundasın…

İlk olarak uykulusundur ve bütün hafta o anın hayalini kurduğun için sinirlisindir…
Gideceğin yer boğaz taraflarındaysa eziyetlerle dolu bir Pazar sabahı seni beklemektedir. İlk olarak arabanı koyacak yer bulamazsın, bulsan da İstanbul’un en yüksek park ücretini ödersin.

Zor bela yer bulduğun çay bahçesinden bozma bir mekânda, iyi sunulmuş fakat kalitesizlikte sınır tanımayan malzemeleri sindirmek zorundasındır. Üstüne üstlük eve döndüğünde ne yediğini bile hatırlamazsın, zira bütün o şaşaya rağmen aslında çok az şey yiyebilmişsindir. Garsonlar yüzüne bakmaz, bir çay yarım saatte gelir. Bayat ekmekler kızartılır önüne konur, reçeller bildiğin şekerlenmiştir.

Hesap aşaması en acıtan kısımdır…Denize nazır mükellef bir masa kurabileceğin parayı, 2 tane içi geçmiş zeytine verirsin.

Bitti mi? Tabî ki hayır…bir de bunun eve dönüş faslı var. Hele hava güzelse, boğazın o malum trafiği ile cebelleşirsin.

Eve geldiğinde açsındır ve uykun vardır. Pazar sabahlarını anlamlı hala getiren, kahvaltı sonrası 1 saatlik kestirme tribini yaşamamışsındır. Pazartesi sendromu üzerine çöker, EPL izlemek bile psikolojini düzeltemez.

Kızların Bekarlığa Veda Partileri: Güzel bir eğlence yerindesin, içiyorsun... Bir anda kafasında peri tacı olan, elleri kınalı, onlarca kız çığlık çığlığa mekanı basıyor….
Evet kızların bekarlığa veda partilerinden bahsediyorum!

Bu memlekette bir dizi film yasaklanacaksa, bu Sex and the City” olmalıydı. Filminin de 2. Bölümü çekiliyormuş. Bakanlığın karar alıp bu filmin ülkeye girmesini engellemesi lazım diyeceğim ama bu saatten sonra nafile. RTE’nin dediğin gibi batının terbiyesini değil de teknolojisini alsaydık keşkem zira ne kadar antin kuntin kız modası varsa, o Carrie denen kemik suratlı çirkin hatundan çıktı(Yalnız kabul etmek gerekir ki, isim yazan kolyeler iyi fikirdi. Bu sayede nice yolda görülen güzel kızların isimleri öğrenildi bedavadan)

Neyse konumuza geri dönelim efenim. “Bu akşam deli gibi coşucaz, kurtlarımızı dökücez” modeliyle mekanı basan ablalarımız, etraftaki insanları hiçe sayarak coştukça coşarlar. Bütün hayatları boyunca hanım hanımcık takılmalarına rağmen, bir arkadaşlarının gerdeğe girecek olmasını zincirlerini koparmaya bahane sayarlar. Küfürün, sex on the beach in bini bir paradır.

Birbirlerine sıkça “abi” şeklinde hitap ederler ve “woo girl!” kişiliklerinden zerre taviz vermezler.
Bir de bunlarda “erkeklerden nefret ediyoruz abi” tribi vardır ki hiç anlamam. Kardeşim, arkadaşınız ertesi gün bir tanesi ile evlenecek. Neyin hırsındasınız allasen !

Bakınız erkeklerin veda partileri genel hal ve tavırlarıyla gayet örtüşür. Organizasyon, evlenmeden önce 2 çıplak et görelim” mantığına dayanır. Genelde evde veya otel de yapılır, kimseler rahatsız edilmez. Kabul, ayılıktır ama daha samimidir J

Hadi size bir yazar kıyağı. Bu ömür törpüsü organizasyonlara şahit olunacak yerler genelde Karaoke barları ve Al Jamal gibi hadiseye kişi başı 200 tl sıkıştıran mekânlardır.
Uzak durun mutlu kalın!

Komik” Radyo Sabah Programları:Hayatım boyunca radyodaki sabah programlarına gülen birisi olmadım. Bunu övünmek için söylemiyorum, zira kendim de işe giderken Açık Radyo-Ömer Madra dinlemiyorum. Hatta sık sık spor radyosu da dinlemekteyim (kafamı dinlendiriyor!)

Fakat malum şahısların arkada gülme efektli programlarına da kılım bu böyle biline.
Hayatım boyunca bir Nihat Sırdar ile coşamadım, Geveze ile hayallere dalamadım diye de eksiklik hissetmiyorum.

Ayrıca bu arkadaşların toplumsal olaylar üzerine böyle birden ciddileşerek yorumlar yapmalarına da ayar oluyorum. Hayır, biz de burada ahkâm kesiyoruz ama bunun için para almıyoruz. Kardeşim senin hayat görüşün nedir, bildiğin şaklabansın sen yahu….

Sabahları NTV Radyo’nun “İşe Giderken” adlı programı da, iş yerinde internetten saatlerce gazete okuyacak vakti olmayan arkadaşlarıma önermeyi de kendime borç bilirim.

Candan Erçetin: Evet geldik serinin bu bölümünün kerameti anlaşılamayan şarkıcılar alt başlığında inceleyeğimiz şahsa. Bir kere şunu söyleyeyim bu yaptığım yorumlarda Candan Ablamızın Galatasaray’lılık kimliğinin etkisi yoktur. Zira bize göre kendisinin bu kadar tepemize çıkmasının sebebi zaten bu kimliktir.
Fare viyklemisi gibi bir ses, balans ayarı kaçmış bir çene., her şeyi ben bilirim tavırları. Sertap Erener için yazdığımız sanatsal kabızlık, aynen bu ablamız için de geçerlidir ayrıca.
Zamanında gece klüplerinde şarkı söyleyenlere laf atmıştı da, sanırım Arto buna okkalı bir cevap yapıştırmıştı, “bizim de zengin bankacı sevgilimiz olsa biz de çalışmayız” diye.
Bu zamana kadar yaptığı tek ilgi çekici çalışmanın İstiklal Caddesinde çektiği klip olduğunu söyleyebilirim.

Sahi ya ne oldu o gönüllü sakallı korumaya? Afiyettedir işallah bu aralar…

4 yorum:

  1. candan erçetin heralde en güzel şarkıları seslendirmiş kadın vokallerden biridir. sesi de yumuşaktır rahatsız etmez. Tek kötü şarkısı vardır o da ben istemedim gitmeni kedi istedi kedidir kedi adlı şahaseri. laf söleme kadına. Ağzı yamuk ondan sevmiorum sürekli hasta gibi beyaz de onuda anlarım ama müzikalitesinde bi dur derim saaaa

    YanıtlaSil
  2. seni kim sevsin olm.. der yok tasa yok tabi bunlara sardın :) şahane hayatın var..

    YanıtlaSil
  3. bi pazar gelde mükellef kahvalti hazırlıyım sana.. kahvaltını yapar, bol köpüklü türk kahveni beklerken gazeteleri okur sonrada koltukta mayışırsın ;)

    YanıtlaSil
  4. bizim şehirde pazar kahvaltıları harika geçiyor tavsiye ederim :)) trafik otopark kazıklanmak gibi sorunlara çok uzağız.iştanbul keşmekeşliğine parmak bastın sonunda helal olsun sana :)

    YanıtlaSil